27 Aralık 2020 Pazar

KIZILELMAYA

 

KIZILELMA’YA

Azminle, ilminle açtın yeni çağ,

Turan kapısını kırdı Karabağ,

Rüyan gerçekleşir ey Yüce Başbuğ!

Yol göründü, menzilin Kızılelma.

 

Hainler bitti, dostlar seni özler,

Ergenekon’da verilmişti sözler,

İki yüz milyon soydaş yolun gözler,

Yol göründü, menzilin Kızılelma.

 

Kafkaslarda soydaş özgürlük ister,

Uygur’da çığlığı duyup ta ses ver,

Süper güç kâfir değil Allah yeter,

Yol göründü, menzilin Kızılelma.

 

Yeni silahlar için biraz azim,

Demir tavdadır, dövülmesi lazım,

Soydaşlara sesin duyur ey Nazım,

Yol göründü, menzilin Kızılelma.

27.12.2020 Pazar

KÖYDEN AYRI

 

            KÖYDEN AYRI

Kömür, gaz değil de odun yakardık,

Toprağı işlerdik, hayvan bakardık,

Kâh güzleye, kâh yaylaya çıkardık,

Rızkımızı Allah gurbete atmış.

       Türlüm çeşit ottan yemek olurdu,

       Dost, akraba hep bir yerde kalırdı,

       Soğuk temiz su, oksijen bulurdu,

       Neslimizi Allah gurbette itmiş.   

İşçi, memur diye unvanlar aldık,

Ne şehirli olduk, ne köylü kaldık,

Apartman dairesine hapsolduk,

Gönlümüzü Allah hasrete tutmuş.

     Mal, mülk sahibiyiz, komşu bilmeyiz,

     Düğün, bayram bir araya gelmeyiz,

     Hazlarla doluyuz, ama gülmeyiz,

     Umutlar, hayaller, terk edip, gitmiş.

Şehirde dururken, köyü özleriz,

Köye gidince, geriyi gözleriz,

İki arada kalanlar bizleriz,

Bizim kaderi Allah böyle etmiş.    

       Köylü bizi görüp, gıptayla bakar,

       Bilmez ki, görüntü içimiz yakar,

       Pancar, mısır, turşu burnumda tüter,

       Nazım üzülme zaten ömür bitmiş.

                       27.12.2020 Pazar.

24 Aralık 2020 Perşembe

KUMRU

 

                  KUMRU

Tuzak ’ta  yendi  Tekfur’u,

Melik Gazi’nin gururu,

Dini İslam’dı  düsturu,

Şahit , Meydan, Nefs-i Serkeş.

          Elekçi’dir hayat suyun,

          Çepni, Özbek, Türkmen soyun,

          Yem yeşildir, şehrin, köyün,

           Adını Sen’den aldı kuş.

Yaylaların hayat dolu,

Çok insanın vardır ulu,

Yavuz’un da düştü yolu,

Konanlara verirsin aş.

         Âlim, pehlivan yurdusun,

         Kalıpçıların kurdusun,

         Hemen denizin ardısın,

         Sen’de doğar, batar güneş.

Nazım da yetişti Sen’de,

Kayabaş, Ercek tepende,

Sen’i görüp de, gidende,

Hasretliklerde dinmez yaş.

     23.12.2020 Çarşamba

22 Aralık 2020 Salı

YÜCE TÜRK

 

                  YÜCE TÜRK

Düşman uyuyan dev sandı,

Dokundu, kana boyandı,

Soydaşın gönlü uyandı,

Sen Yüce Türk’ün oğlusun.

          SİHA’ların tarih yazdı,

          Karabağ’da kafir ezdi,

          Libya’da oyunu bozdu,

         Sen Yüce Türk’ün oğlusun.

Suriye’de Dünya duydu,

Irak’taysa boyun eydi,

Tüm hainler kefen giydi,

Sen Yüce Türk’ün oğlusun.

          Uyandın, kendini bildin,

          Titredin, özüne geldin,

          Düşman boğan, coşan seldin,

         Sen Yüce Türk’ün oğlusun.

Oğuz Ata’n gururlandı,

Dede Korkut, onurlandı,

Türklük ateşi harlandı,

Sen Yüce Türk’ün oğlusun.

       Türklük alemi sevindi,

       Kardeşleriyle öğündü,

       Vuslata giden düğündü,

       Sen Yüce Türk’ün oğlusun.

Nazım, anlatamaz dilin,

Hakk’a giden yoldur, yolun,

Hatırlandı, ulu halin,

Sen Yüce Türk’ün oğlusun.

 21.12.2020 Pazartesi


 [G1]

21 Aralık 2020 Pazartesi

HUYSUZ GÜZEL

 

 

                   HUYSUZ GÜZEL

            Dudak, kaş, göz  özel derler,

            Yusuf’tan da güzel derler,

            Bakıp, bakıp, haz al derler,

            Huysuz ise neye yarar.

 

            Selvi gibi boyu olsa,

            Hakanlardan soyu olsa,

            Ölümsüzlük suyu olsa,

            Huysuz ise neye yarar.

 

            Ellerinden tutmuyorsa,

            Yanın sıra gitmiyorsa,

            Bir hasbihal etmiyorsa,

            Güzel olsa neye yarar.

 

            Süleyman gibi dil bilse,

            Lokman gibi hekim olsa,

            Malda Karun’a denk gelse

            Huysuz ise neye yarar.

 

            Kuğu gibi yürüse de,

            Saçı yerde sürüse de,

            Dünyalarda bir ise de,

            Nazım, huysuz neye yarar.

 

            21.12.2020 Pazartesi

 

20 Aralık 2020 Pazar

İLKAY

      İLKAY

Gönül verdim birkaç kıza ezelden

Senin gibi zalim görmedim İlkay

Vazgeçmez gönül sen gibi güzelden

Nolacak bu halim sormadın İlkay

 

SENİ SANDIM


 

           SENİ SANDIM

Gördüğüm güzelleri seni sandım

Bazen birkaç güzel yüzüne kandım

Senin hayalinle tutuştum yandım,

Hiçbir yerde yoksun hep arıyorum

 

DUMAN KÖY

 

                         DUMAN KÖY

Sende doğdum, büyüdüm, ilk sende aşık oldum,

Tarih ve kültürümü yaşlılarından aldım,

Şelalende de yüzdüm, Kısık Gölüne daldım,

Ormanların bir başka, deren  berduş  Duman Köy.

              Bin bir meyve topladım, çayırlarında yattım,

              Irmak yanı, Yarıtaş, Kıran’da hayvan güttüm,

              Gürgen ağaçlarına çıkıp, türkü çığırttım,

              İlk kez seni görenler olur sarhoş Duman Köy.

Alanbaşına   çıkıp, etrafını seyrettim,

84 Eylülünde çıkıp, gurbete gittim,

Erzurum’da dört sene ilim tahsili ettim,

Yollarımız ayrıldı, şimdi bir düş Duman Köy.

             Şişe Kayan, Fil Kayan, derelerin bir başka,

              Çeşit, çeşit kuşların bahçende gelir aşka,

              Seni gören gidemez, kalabilsem der keşke,

              Eşin, benzerin yoktur, Cennete eş Duman Köy.

Kalıpçılık üstüne Dünyada başka yerin,

Üniversitelidir yüz beş tane neferin,

Hasretliklerin bitsin, dik dursun artık serin,

Belen Düzün, Kaş Başın, Tam Yanın hoş Duman Köy.

            Kızaçyanı, Eskiköy, hele Evliya Yanı,

           Yaban elden gelenin, hemen ısınır kanı,

            Nazım Seni görünce dirilir yorgun canı,

            Ömrüm geldi, geçiyor, derdimi deş Duman Köy.

                                            20.12.2020 Pazar

19 Aralık 2020 Cumartesi

NAMUSSUZA RASTLAMA

 Şu zamanda namus kaldı mı nerde?

Selam versen seni sokar bin derde,

Soysuza rastlarsan yalnız bir yerde,

Sana sürtünmekten kendin alamaz.

 

Fuhuş asri, açık gezmekse moda,

İçki içmek varken neyine soda,

Varsa deli kanlı, ıssız bir oda,

Nikahsızca kerkinmekten alamaz.

 

İŞVELİ HİKAYE

 Sahilde düşmüş bir kızı kaldırdım.

Teşekkür etti benimle gez dedi.

Konuştum, gönlünü aldım güldürdüm.

Biraz acıdı ayakla diz dedi.

 

Dolaşırken arkadaşını gördü.

O da beni bu kimdir diye sordu.

Cevap veremedi irkildi durdu.

İşte anlamıyorsan da sez dedi.

GÖZ YAŞLARIM

 İçimde ateşi sular söndürür,

Dertlerimi mutluluğa döndürür,

Bir an Elest meclisine götürür,

Özümden gelip, gözümden akar yaş.

 

Çocukluğumu, gençliğimi verir,

Hasretler, sevdalar suyunda erir,

Ölenlerle beni mezarda görür,

Kalbimi yerinden çekip, söker yaş.

 

GÖNÜL

 






          GÖNÜL

 

Aşkın deryasına daldın da gönül

Sadık bir sevgili bulup çıkmadın

Yavaşça büyürken aşk goncası gül

Kururken o güle dönüp bakmadın

 

CANAN

 

             CANAN

 

Cânân sılasında gezer dolaşır

Can cânânı gurbet illerde arar

Gözler görmez kalpler duyar anlaşır

Gece olur canı hülyalar sarar

 

 

                            1987

DEĞİL

Gönül pençesine düştü bir çiçek

Adı pembe değil Lale,gül değil

Fark edilmez oldu hayalle gerçek

Rengi kara sarı yeşil al değil

 

Sallanır baş eğer testi elinde

Kollarımı sarsam durmaz belinde

Susar bir tek hece çıkmaz dilinde

Kaşı gözü ferman okur la `l değil

 

İŞ İŞTEN GEÇTİ

Ektiğin aşk tohumları çürümüş

Aşk dolu kalpleri kahır bürümüş

Sever iken kalpler bakar körümüş

Gerçek yüzün bildim iş işten geçti

 

Tanrıdan sonra ilk bana tapardın

Görünce gözlerin öne kapardın

Gülünce kalbime saray yapardın

Akan yaşım sildim iş işten geçti

 

DENİZ

                DENİZ

 

Bütün pislikler içine akar da,

Sinene çekerek gizlersin deniz.

Aşıklar,şaşkınlar sana bakar da,

Melek gibi sessiz izlersin deniz.

 

İçin dolar arslan gibi kükrersin

Rüzgarla buluşup,için dökersin,

Dışarı atarsın,sonra çekersin,

Yunus gibi bizi gözlersin deniz.

 

Suyun kokar,kıyın çöplerle dolu,

Sana akar lağımların son kolu.

Hiç düşünmez seni bak insanoğlu!

Yine anne gibi özlersin deniz.

 

Kıyında turistik şehir kurulur,

Milyonlarca varlık,sende can bulur.

Zulmetmekten insan belki yorulur,

Mutlulukları sen dizlersin deniz.

 

Nazım, hasret ile bakar da sana,

Görünce halini düşer figana.

Fatih senle hükmetti bu cihâna,

Dere,tepe,dağı düzlersin deniz.

 

 

 

12.06.1998 CUMA

TEKLİF

              TEKLİF

 

Kaderimi gördüm senin yüzünde

Gece uyku bırakmadın gözümde

Aşk hançeri varmış eda nazında

Tutuldum seni gördüğüm o ilk ay

 

Her bakış gülüşün hicran doldurur

Yüzün görmezsem hasretin öldürür

Yandan geçişim aşkımı bildirir

Tutuldum seni gördüğüm o ilk ay

 

Sen de aşık ol kalbini bana aç

Bana sen gereksin lazım değil taç

İstedim vermezler sen de dile kaç

Tutuldum seni gördüğüm o ilk ay

 

Ne söylesen bitmez derdin ey Nâzım

Sana mal,mülk değil bir tek o lazım

Hicranla geçiyor onsuz kış yazım

Tutuldum seni gördüğüm o ilk ay

 

                          HAZİRAN 1990

DERTLİ GÖNÜL

           DERTLİ GÖNÜL

 

Dertli gönül dert üstüne dert etme

Cânân canı neyler aşk olmayınca

Gücünü yitirip bırakıp gitme

Cânân teni neyler can kalmayınca

 

Heveslendin kara gözü kaşına

Saçına bağlayıp taktı peşine

Bakar mı vefasız gözün yaşına?

Kalbinin tahtında sen olmayınca

 

Gönül düşünseydin böyle olmazdın

Dost sandıklarınla derde kalmazdın

Nazımın başını aşka salmazdın

Cânânın gözünde kin olmayınca

 

 

 

1.02.1988 PAZARTESİ

SENSİZ OLMUYOR

 SENSİZ OLMUYOR

 

Ayrılığın vakti daha dün iken,

Ruhuma kara bir bulutsun çöken,

Yaylı yatak oldu tenime tiken.

Kokun alınmıyor dön yavaş yavaş.

 

Sofrada yemekler sanki bir zehir,

Güneş doğar ama,gönle gecedir,

Bu bir hayat mıdır ölüm mü nedir?

Sensiz olunmuyor dön yavaş yavaş.

 

Müzik dinliyorum vermiyor coşku,

Çok güzeller gördüm tatmadım aşkı,

Şenlikler bir zulüm,bu nasıl iş ki?

Cevap bulunmuyor,dön yavaş yavaş.

 

Nasıl günün geçer orda Nazım’sız?

Mehtap,deniz,yeşil hepsi anlamsız,

Gittiğim her taraf harap,ıpıssız,

Sensiz kalınmıyor,dön yavaş yavaş.

 

 

16.07.1998 PERŞEMBE

DİLİNDİR

             DİLİNDİR

 

Yanımdasın ama kalbimde yoksun,

Seni uzaklara atan dilindir.

Her dem gönlümü kıran zehir oksun.

Seni seven kalbi yakan dilindir.

 

Varlığın bu canı mutsuz etmek mi?

İnsanları köle edip gütmek mi?

Yuvaları yıkıp çekip gitmek mi?

Oturduğun tahtı yıkan dilindir?

 

Ölmek istediğim zaman çok oldu,

Ümit vardır dedim fikir yok oldu,

Bedenimle ruhum birlikte soldu.

Beni halden hale sokan dilindir

 

Nazım her tarafta seni arardı,

Benliğini hayallerin sarardı,

Sende de sevgi,saygı,huzur vardı.

Sevgilerden üstün çıkan dilindir.

 

22.06.1998 PAZARTESİ

GİTTİ

                GİTTİ

 

Bülbül gibi düştüm bir gül peşine

Gurbete düşmem gelmedi işine

Çatmadım dünyada bir tek eşine

Bülbül gibi zârâ bırakıp gitti

 

Göz göze gelince yoldan sapardı

Utanırdı gözlerini kapardı

Bir tek karga geldi gülüm kopardı

Bülbül gibi hârâ bırakıp gitti

 

Derdim anlatsam dağlar,taşlar göçer

Sevenler su yerine zehir içer

Nazım ömrün gün gibi gelir geçer

Cânân yüzün kara bıraktı gitti

 

 

 

                  OCAK 1988

DURURUM

 

               DURURUM

 

Şu yalan dünyaya geldim geleli

Dinmedi gözyaşım ağlar dururum

Cananı tanıyıp bildim bileli

Rahat değil başım ağlar dururum

 

Yaralar bağladı kalbimin başı

Dönmedi cananın kara göz kaşı

Canım dostlarımın gideli na`şı

Sel oldu göz yaşım ağlar dururum

 

Gönül dergahını  gül edemedim

Yar aşkıyla yakıp kül edemedim

Hep cürümsüz kaldım dil edemedim

Yel oldu bakışım ağlar dururum

 

Nazım feryat etme ten için boşa

Ecel gelip bakmaz kuruya yaşa

Dünya senin olsun binlerce yaşa

Kalmaz zerre aşım ağlar dururum

GİDELİM

 

 

       GİDELİM

 

Bu ay yıl dönümüdür sevgimizin

Halen hasretinden ağlarım hazin

Ne zaman son bulacak ah! bu hüzün

Derbeder etmeden vazgeç gidelim

 

Akan kanlar gibi girdin özüme

Uyku girmez ettin gece gözüme

Nolur bir kez olsun uy da sözüme

Can baştan gitmeden tez kaç gidelim

 

Kızlar ile bana selamın gelir

Zaten aşkımızı bu belde bilir

Hasretine dayanamaz can ölür

Hüzünle bitmeden tez kaç gidelim

 

Nâzım düşünmekle giderir hasret

Var mıdır Allah`ım bundan öte dert?

Gel deriz ailene bizi affet

Hekime gitmeden tez kaç gidelim

Ailene bir not yaz kaç gidelim

 

 

15.01.1991 SALI

ELDEN NE GELİR

 

ELDEN NE GELİR

 

Kader büktü belimizi

Lal eyledi dilimizi

Harap etti halimizi

Bir kuluz elden ne gelir

 

Gören gözler görmez oldu

Kalbimiz hicranla doldu

Can bedende yüzler soldu

Bir kuluz elden ne gelir

 

Tutan elde can kalmadı

Gitti ayak yol almadı

Kaderden vefa kalmadı

Bir kuluz elden ne gelir

 

Severken nefrete daldık

Yorulduk arada kaldık

Nâzım Hakkı vekil aldık

Bir kuluz elden ne gelir

 

 

 

02.12.1987 SALI

ANLADIM

 

 

                   ANLADIM

 

Her şeyimsin diyordum hepsi bir aşk hayalmiş

O zaman sen güneştin ama gece de varmış

Bazen gülerdin bana ben sevdin sanıyordum

Gözlerinin altında gülüşlerin yalanmış

 

Gece gündüz her yerde hep seni düşünürdüm

Nereye gider isem canan diye yürürdüm

Hepsi boşuna imiş çok geç anladım bunu

O zaman sen rüyaydın her an seni görürdüm

 

Unut geçmiş günleri şimdi mutlu oldun mu?

Dolaştığın yerlerde birine vuruldun mu?

Eğer bir genç sevdiysen buna çok sevinirim

Ayrı düşüp yarinden ağlayıp yoruldun mu?

 

Bıraktı hayalleri gerçeği buldu Nâzım

Önceleri aşk idi şimdi ilim hep yazım

Geldim fani dünyaya faydalı olmak için

Sana aşk değil artık müspet ilimler lazım

 

ELLERİN OLDU

           ELLERİN OLDU

 

Ben terk eylemedim sen kendin gittin

Gül gibi yanaklar ellerin oldu

Bilmeden dünyanı kör zindan ettin

Köz gibi dudaklar ellerin oldu

 

Sarı saçaların pis eller tutacak

Can veren gözleri masumlatacak

Var sandığın aşka nefret katacak

Seni el yönetti ellerin oldun

 

Yazık oldu gonca gibi boyuna

Nasıl girersin bir yılan koynuna

Istırap zinciri taktın boynuna

Sevmediğin seçtin ellerin oldun

 

Babandan korkarak selamı kestin

Bir batı rüzgarı olup da estin

Nâzım`ı coşturan candın nefestin

Bir hayal göründün ellerin oldun

 

GARİP

 

           GARİP

 

Garip ölse dünyada adı kalmaz

Günlerce aç kalsa bir soran olmaz

Hayatta rahatça muradın almaz

Garibe garipten gayri dost olmaz

 

Dünyada garibin yeri olmuyor

Yaşadıkça da hiç mutlu kalmıyor

Bir köşede ölse kimse bilmiyor

Garibe garipten gayri dost olmaz

 

Hiçbir imkan yoktur garip elinde

Yüzmez yeşil ördek onun gölünde

Bülbül bile ötmez onun gülünde

Garibe garipten gayri dost olmaz

 

Benzerler garipler solmuş bir güle

Bakmıyor garibe vakıflar bile

Sanki bu dünyada güçsüz bir köle

Garibe garipten gayri dost olmaz

 

Garipleri gördü Nazım gözüyle

Garip derdi bitmez kara yazıyla

Mutsuz olur garip yazı güzüyle

Garibe garipten gayri dost olmaz

 

ERZURUM

 

            ERZURUM

 

Beni benden alıp taşraya attın

Bacan tütmez olsun Erzurum senin

Istırap  çektirdin dertle donattın

Çilen bitmez olsun Erzurum senin

 

İki gözüm anam,babamı aldın

Dilin dönmez olsun Erzurum senin

Sılamdan ayırdın,dağda bıraktın

Acın dinmez olsun Erzurum senin

 

Yârimden ayırıp,derbeder ettin

Kızın evde kalsın Erzurum senin

Nâzım`ı susturup söylemez ettin

Yazın gelmez olsun Erzurum senin

 

                             1987

GİZLİ AŞK

            GİZLİ AŞK

 

Bakışıyorlar aşıklar göz göze,

Sevgi,saygı hâkim yer yok kem söze,

Titreyen dudaklar olur bin dize,

Yüzler bir gül olur,kirpikler çiçek.

 

İstemedi Ferhat Kerem kavuşmak,

Aşkla destanlaşıp sonsuza koşmak,

Çok muhabbetin eseri dalaşmak,

Duymak olan aşkı,yok eder gerçek.

 

Hayatla istekler yüz yüze durur,

Tatlı,acı dil araya kurulur,

Ölümüne aşklar bir hayâl olur,

Gönül derde düşer hiç bitmeyecek.

 

Yanıp,kül olur kalpler parça parça,

Hasretlik olunca döner yavaşça,

Nazım kavuşunca olursun başka,

Güller gibi aşkın var göcek göcek.

 

 

24.06.1998 ÇARŞAMBA

GECELER

              GECELER

 

Geceyle uyanır gönül uykudan;

Hisler birer birer çıkar ortaya,

Destanlaşır sözler iz yok korkudan,

Haykırır âşıklar bütün dünyaya.

 

Boş sokaklar dolar berduş sesiyle,

Sarhoşların hüzün ve neşesiyle.

Dervişin af olma endişesiyle,

Geceler çirkinliklerin uykusu ya.

 

Sevenlerin sarmaş dolaş olduğu,

Hayallerin dirilip can bulduğu,

Dertlilerin yüzlerinin solduğu,

Geceler ay yıldızın sergisi ya.

 

Beden ile gönül kendi kendine,

Hükmeder ümitler dün ile güne,

Coşturdu geceler Nazım`ı yine,

Bitmese bu anlar böyle sürse ya.

 

 

29.06.1998 PAZARTESİ

NİCE 75 YILLARA

 

                NİCE 75 YILLARA

 

Ağa,dayı,binbir lakap ile olmuştuk bir ümmet,

Kurtuluş Savaşı ile yüce Türk`ü ettin millet,

Sömürgeler Seni gördü,birer birer oldu devlet,

Nice yetmiş beş yıllara erişecek cumhuriyet.

 

Bağımsızlık karakterin,bütün arzuların barış,

Yüksek medeniyet,ilim teknik ile dedin yarış,

İstediğin oldu Atam,vatan cennet karış karış!

Nice yetmiş beş yıllara erişecek cumhuriyet.

 

Eşsiz ilkelerin ile karanlıklar bir hiç oldu,

Kadın,erkek,çoluk,çocuk Sen`inle kendini buldu,

Türkiye`nin her köşesi fabrika,okulla doldu,

Nice yetmiş beş yıllara erişecek cumhuriyet.

 

Vatan sevgisini Atam canımızdan bildik âziz!

Cehalete savaş açtık, müsbet ilmi kıldık leziz,

Cumhuriyeti sen kurdun,Onu yükseltecek biziz!

Nice yetmiş beş yıllara erişecek cumhuriyet.

 

 

 

NE ZAMAN

           NE ZAMAN

 

Kavuşmak ne zaman nasiptir bize?

Gurbet bizi ayırdı bak sevgilim

Nişanımız olsun istedim güze

Kaldı nişanımız yaza sevgilim

 

GECE

                     GECE

 

Uykusuz geçti gecem seni hatırlayarak

Yazmak geldi içimden hep aşkınla duyarak

Sen de seviyor musun benim binde birimi?

Cevabını yaz bana masumca ağlayarak

 

Eskiden hep derdim ki ben hiç aşık olamam

Dünyayı hep arasam bir tek cânân bulamam

Bu yaşantım çok güzel dönmek olmaz geriye

Ben hep şuna inandım artık sensiz olamam

 

Yeter ki sen olur de,yıllar yılı beklerim

Bir cânânım var diye,günü güne eklerim

Kalbi mi açtım sana,elimi açtım Hakka

Dileğim kabul olsun senin lutfûn dilerim

 

Nazım seni sevmeden yıllar yılı sarhoştu

Bir de seni görünce kanı aşkınla coştu

O çeşmenin başında gülüşlerin ne hoştu

Ecel çıkıp gelse de yine sensiz ölemem

 

                               21.01.1985

YAZ KALEM

               YAZ KALEM

 

Yıllardır çok bekledim ey kalemim

Dök için bu akşam yaz ele karşı

Sevdan, coşkun, sevincin, dök elemim

İkiyüzlüleri at sele karşı

 

Hep içine attın ezildin durdun

Dost bildiğin hain çıktı vuruldun

Ezilip geldiler tahta kuruldun

Aç gerçeği serpip, at yele karşı

 

Meydanlar zalime kalmasın savaş

Yavrular ezilip dökmesinler yaş

Bugün birsin ama yarın bin bir baş

Ata`nın yadigarı küle karşı

 

Nâzım`ım gerçeği haykır dünyaya

Hainler göklerde dostlarsa yaya

Yazmazsan doğrular çıkmaz ortaya

Yalanlar uyduran kem dile karşı

 

 

 

25.12.1997 PERŞEMBE

GEL

 

 

                   GEL

 

Yaz sonbahar olup güller solmadan

Aşkından inleyip verem olmadan

Seni nazar eden gözler dolmadan

Şu garip halimi gör,gel sevgilim

 

Sılama uğrayıp beni bulmazsan

Yad ellere düşüp garip kalmazsan

Yıllarca arar da haber almazsan

Adımı yollara sor gel sevgilim

 

Mutlak beni bulacağın bilirsen

Bir gün olduğum yerlere gelirsen

Karlara tutulup ma`dur kalırsan

Gücünü toplayıp yar gel sevgilim

 

Nazımın tenine can vermek için

Aşk bağındaki gülün dermek için

Dertleri bir bir yare sermek için

Aşkın dergahına var gel sevgilim

 

 

 24.02.1988 ÇARŞAMBA

YAR OLAMADIM

 

           YAR OLAMADIM

 

Cânândan ayrılmak dert verdi öze

Ağlayıp sızlamam,görünmez göze

Hor gördüler bizi uydular söze

Zengin değil idim yar olamadım

 

Bu ne çaresiz dert can, cânân üzgün

Ayrılıktan oldular candan bezgin

Ana kıza, oğlan babaya kızgın

Zengin değil idim yar olamadım

 

Bu ne vicdansızlık! kıydılar bize

Sevgi, saygı dedik gelmedik yüze

Konuşurduk, bakışarak göz göze

Zengin değil idim yar olamadım

 

Nâzım boş ah! çekme huzur bulmaz can

Ayırsalar ayrılmaz kalpten canan

Belki kavuşturur cana can katan

Zengin değil idim yar olamadım

 

 

 

24.01.1991 PERŞEMBE

GENÇLİĞİN

 

          GENÇLİĞİN

 

Ne çabuk geçiyor ah şu gençliğim

Saçlarım dökülmüş, yüzüm kırışmış

Ağrımış bedenim gitmiş dinçliğim

Göbek öne çıkmış beynim karışmış

 

Laf dinlemez oldu evde ahali

Yaşlar akan gözün kalmadı hali

Anadan babadan ayrı kalalı

Sıkıntıyla ömür birden yarışmış

 

Alemin içinde tanınmaz olmuş

Dişlerin yerini damaklar almış

Mutluluk kökünden ıstırap salmış

Bu yolun sonu kötüye varışmış

 

Eğer bilmeden girersen bir derde

Bırakmaz huzuru olduğu yerde

Nâzım hal mi kaldı bedende serde?

Varlığın dünyada boşa vuruşmuş

 

 

 

20.12.1994 SALI

YARINIM

               YARINIM

 

Dindarız dedik amma yaşamadık

Hakk`a Peygamber`e ulaşamadık

Tat almadan nice ibadet yaptık

Benlik duygusunu bir aşamadık

 

Dizi sonlarını merak ettik de

Zamanla binlerce kabre gittik de

Dünü günü yaşayıp tükettik de

Yarının kaygısıyla taşamadık

 

Çoğu sohbetlerimiz yarındandır

Nazım kaygıların efkarındandır

Yanmalarımız boş aşk narındandır

Mutlak sevgiliye bir koşamadık

 

 

 

 

31.05.2000 ÇARŞAMBA

GURBET

           GURBET

 

Gurbete düşenin beli bükülür

Gözlerinden kanlı yaşlar dökülür

Evini düşünür kalbi sökülür

Gurbete gidip de soldun mu bilmem

 

Özlettirir sıla yaşlılarını

Hem kırını hem de taşlıklarını

Dağını,deresini,kuşlarını

Gurbete gidip de kaldın mı bilmem

 

Sılaya gelenler murada erer

Dertlerini bir bir yoluna serer

Sanki bu dünyaya ilk yeni girer

Gurbetten gelip de güldün mü bilmem

 

Nazım gurbetçinin halini bilir

Sıladan gurbete mektubum gelir

Garip insan her gün bin defa ölür

Gurbette hayale daldın mı bilmem

 

 

14.01.1983 CUMA

KALEM

 

                     KALEM

 

Bütün dertlerimi yaz nolur kalem

Okuyan göz,dinleyen kul ağlasın

Neler çektiğimi bilsin de âlem

Hor gören göz,inleyen el ağlasın

 

Ancak sen bilirsin benim hâlimi

Sen seçersin âlim ile zâlimi

Hor görenler bilsin;dünya hali mi?

Zor gören göz,dinleyen yol ağlasın

 

Sen de benim gibi çok cefa çektin

Eşinden ayrıldın,kanlı yaş döktün

Nice âşık gördün,boynunu büktün

Yâr gören göz,kenleyen dal ağlasın

 

Yüce Mevlâ sana “yaz kalem” dedi

“Ne yazayım” dedin,kalbin inledi

Nâzım`ın halini dünya dinledi

Har gören göz,anlayan dil ağlasın

 

 

 

25.01.1991 CUMA

BENİM ŞİİRİM

 

      BENİM ŞİİRİM

 

İlham geldi diye şiir düzeni,

Halka cahil deyip,oyun bozanı,

Yer edinmek için din,kitap diyen,

Sevmezler,sevmem ilimsiz yazanı.

 

Uyak,hece,varya,dediler şiir,

Dilini bilmezler kesildi şair,

Mahlas,ozan yapmaz,aşk,sevgi,kahır,

Yerden yere vurdum adı ozanı.

 

Dört mısranın üçü havadan sudan,

Saz olmasa yürek kalkmaz uykudan,

Karşı çıkmadılar acaba neden?

Halkın şiirine verdim düzeni.

 

Çokları parti,mezhepte kullandı,

Kimi öldü,kimi ipte sallandı,

Adı başka başka oldu,dallandı,

Gördüm milletime bir yan çizeni.

 

İlkler bilge idi,halkı anlattı,

Cahil beyinlere bilgiler kattı,

Eline saz alan aşıklık sattı,

Millete sezdirdim böyle gezeni.

 

Şiir,aşk,özden öze giden yoldur,

İnsanı anlatıp kendini buldur,

Gönülleri alıp,dertleri kaldır,

Hayata bağladım candan bezeni.

 

Cahil anlar,bilge üretir fikir,

Âşıklar,dertliler,ederler zikir,

Varlıkları sevdim,görmedim hakir,

Benim şiirimin yoktur özeni.

 

Dede Korkut, Oğuz, Alparslan, Bilge,

Destanlar yazdırdı bu şiir ile,

Nazım,aydınlat,gelmesin bir gölge,

Anlarlar elbette böyle sezeni.  

 

  

 

23.08.1998 PAZARTESİ

SAZ

 

                         SAZ

 

Çelikten bir telsin; ama ağlarsın

Bazen ateş olup, yürek dağlarsın,

Ayrılıklardan dem vurup, çağlarsın,

Seni bunlar için mi yaptı ustan?

Teknen ham bir ağaç idi ezelden,

Ayırt etmezdin çirkini güzelden,

Ne dem anlar oldun türkü, gazelden,

Düzer oldun koşma, maniyle destan.

Bir dem bir güzel hayali kurarsın,

Meydanlara çıkıp, rakip ararsın,

Bir ölü ardından ağıt yakarsın,

Çalanı, dinleyeni ettin mestan.

Ozan olmasa hünersiz kalırdın,

Söz ile besteyi nerden bulurdun,

Kalpler çırpınmasa mahzun olurdun,

Nazımla beslenirsin aynı sesten.

 

                07.12.2020 PAZARTESİ

EVLENMEDEN ÖNCE

 

    EVLENMEDEN ÖNCE

Ararlardı kızın soyu sopunu,

Sormazlardı tarlasını küpünü,

Saray yapardı virane kapını,

Kulaklar duymazdı bir kem sözünü.

 

Devrimizde kız oğlanı kaçırır,

Soranlara bin bir yalan uçurur,

Nice ocakları yakar göçürür,

Bitirmiş özenti neslin özünü.

 

Allaha kul idi Resule ümmet,

Yaratılanlara ederdi hürmet,

Sevgi, saygı, sonsuz idi merhamet,

Kimselere çektirmezdi nazını.

 

Bize büyükler seçerdi gelini,

Düğünden önce tutmazdık elini,

Saçlar aşardı omuzdan belini,

Duvak açınca görürdük yüzünü.

 

Beraber yaşamak şan şeref oldu,

Ortalık nikâhsız çocukla doldu,

Nazım, namus ahlak nerede kaldı,

Şehvetler bürümüş neslin gözünü.

                             1998

SEVGİLİM

 

 

              SEVGİLİM

 

Öksüz turna gibi düştüm yollara

Hani benim yuvam göster sevgilim

Çırpınacak bir güç ver şu kollara

Hani benim ovam göster sevgilim

 

Beni garip bırakma yâd ellere

Gittiğin yerlere götür sevgilim

Boynum büküp düşürmeden dillere

Sevdiğin illere götür sevgilim

 

Nâzım seni düşünür gece gündüz

Kalbinin tahtından atma sevgilim

Aramızda dağlar taşlar olmuş düz

Sevgimize engel katma sevgilim

                     

                        1987

CANAN YETERLİ

 

CÂNÂN YETERLİ

 

Yemeğe ekmeğim içmeye suyum

Yakmaya odunum durmaya evim

Ne bir belli yerim ne de bir köyüm

Olmasın istemem cânân yeterli

 

Güzel bir elbisem cebimde param

Yatmaya yatağım küçük bir masam

Yıllardır dert çekip durup ağlasam

Hekim istemezem cânân yeterli

 

Yazmaya kalemim tutmaya elim

Görmeye gözlerim söyleyen dilim

Yürüyen ayağım ah çeken kalbim

Kılavuz istemez cânân yeterli

 

Karip Nâzım yazar derdinden yazar

Allah`a yalvarır gözden yaş sızar

Mutlu olmak için çeker ah-û zâr

Çaresiz derdime cânân yeterli

 

 

 

ANAMLA HASBİHAL

 

       ANAMLA HASBİHAL

Susuz çöller gibi kurur dudağım,

Haberin keserek, ağlatma anam,

Gurbet cana zindan hasret dayağım,

İyi haber gönder çağlatma anam.

 

Ne zaman hasret gidermek istesem,

Yollarımı kesen ilimdir ağım,

Çocukluğum hani acaba desem,

İlim ile geçti bak gençlik çağım.

 

Vatan, mille, ana, yar için,

Beyhude gezmekten ilim iyidir,

Eğlenip, dolaşıp, günlük kar için,

Boş bir ömre bir ad bırakmak yeğdir.

 

 Nazımım ne derece doğru sözüm,

Ne söylüyor isem kalbimin sesi,

Yekvücut oldu bedenimle özüm,

Aramızdan kalktı yokluk perdesi.

BABAM

 

              BABAM

Zamansızca beni yalnız bıraktı,

Canımı tenimi hasrete yaktı,

Yaşlar gözden değil özümden aktı,

Mümkün olsa dönüp gelsen babacım.

 

Neredesin ne haldesin bir bilsem,

Vakit dolsa ben de yanına gelsem,

Atılıp boynuna sevinip gülsem,

Dertlerime çare olsan babacım.

 

Çocukluğum ayrı gençliğim ayrı,

Kurtulmuştuk hasretliklerden gayrı,

Bir illetle bitti hayatın seyri,

Ben  gülemedim sen gülsen babacım.

 

Nazım kelimeler yetmez boş olur,

Halimi başından geçmişler bilir,

Halıkın kanunu doğanlar ölür,

Varlık deryasına dalsan babacım.

 

17.01.2004

NEYİM?

 

 

               NEYİM ?

 

Köyümden ayrıldım köylü değilem

Şehirde yaşarım köye meyilem

Ben kimim,ben neyim,sorur dururum

Halimi görenler deyin de bilem

 

 

 

MAYIS 2000

ŞİİR

                    ŞİİR

 

Elif `le  öğrendim seni yazmayı

Aşkın deryasına dalıp yüzmeyi

Geceleri uykusuzca gezmeyi

O zamanlar biraz yaşmışım şiir

 

Serpil`le zirvene tırmandım çıktım

Varlığımı aşkın oduna yaktım

Bazen acı tatlı yüzüne baktım

Gördüm ki ; ben beni aşmışım şiir.

 

İlkay`ın oduyla göklere uçtum

Bir ölü misali başımdan geçtim

Sonunda ayrılık şerbeti içtim

Nice ozanlara başmışım şiir.

 

Ruhiye`de  miraç eyledim seni

Eskimiş halini eyledim yeni

Nazım seni söyler canıyla teni

Şair deryasından taşmışım şiir.

 

 

 

20.03.2000 PAZARTESİ